Ana Fikir #3 - Yazılımcı ya da Girişimci Değil, Teknoloji Tüccarı Ol
OpenAI'ın ChatGPT ile hepimize yaşattığı yapay zeka şokundan sonra, gelecek adeta tekrar yazıldı gibi.
Yazılım geliştirmek artık Google Translate kullanmak kadar kolay hale gelmiş olabilir. Yazılım ile yaptırmak istediğin şeyi ChatGPT’ye tarif ediyorsun ve cevap olarak kaynak kodu alıyorsun. Bu kadar.
O kodu nereye, nasıl yerleştireceğini, server'ı nasıl kuracağını, veritabanını nasıl tasarlayacağını ve daha binbir türlü şeyi bilmeye gerek yok. Sormayı bilmek yeterli.
“Yok canım! O kadar da kolay değil” diyen yazılımcı arkadaşları duyar gibiyim. Buyrun sizi Devin ile tanıştırayım; Kendi başına kod yazan yapay zeka.
Bunun dışında yapay zeka; şarkı besteleyebiliyor, kitap yazabiliyor, sanatsal resimler yaratabiliyor, kanser tedavisine çözüm bulmaya yardımcı olabiliyor, araba kullanabiliyor, oyun oynayabiliyor, web siteleri, mobil uygulamalar tasarlayabiliyor… Gelecekte değil bugün yapabiliyor tüm bunları ve daha fazlasını da.
Evet, gördüğünüz gibi işte gelecek bu kadar hızlı değişiyor.
StabilityAI'nin kurucusu Emad Mostaque, "Kod yazan geliştiriciler 5 yıl içinde işsiz kalacak" diyor. Halbuki ilkokullarda hatta ana okullarında bile çocuklarımıza kodlama öğretmemiz şart diye düşünüyorduk!?
Şimdi çocuklarımıza ilkokulda ne öğreteceğiz? Yani “İnsanlara neyi öğretmemiz lazım ki, geleceğin iş hayatında kazançlı bir noktada olsunlar?” diye merak ediyoruz. Ama size kötü bir haberim var; bu soru artık eski.
“Öğrenmek” eskide kalmış çağın meziyetlerinden biri. Artık fark yaratmak için öğrenmek yeterli değil. Çünkü öğrenmek artık zaman alan bir süreç değil. Bilgi artık anında edinebileceğimiz bir şey haline geldi.
Matrix filmindeki o futuristik sahneyi hatırlayın. Neo, ensesine takılmış kabloyla saniyeler içinde istediği her şeyi öğreniyor ve uygulayabiliyor; “I know Kung-fu”.
İnanması güç ama, artık hepimiz “Neo”yuz.
Peki, ne yapmak lazım geleceğe hazırlanmak için?
Endüstri devrimi; çok üretim yapanların kazandığı bir toplum oluşturdu,
İnternet ile gelen bilgi devrimi, çok veri üretenlerin kazandığı bir toplum yarattı,
ChatGPT gibi “çok veri”yi işleyip muhakeme (reasoning) yapabilen yapay zekalar ile şu an bir zeka devrimi içindeyiz. Zeki olmanın değersizleşeceği bir çağa doğru gidiyoruz.
Bu çağın kazananları, en fazla veriyi en kısa zamanda işleyebilenler olacak. İşte tam da bu yüzden Nvidia dünyanın en önemli şirketi haline geldi.
Ortalama insanlar olarak, Nvidia ya da OpenAI’da var eden manyaklardan olma ihtimalimiz çok düşük. Bu, teknolojiyi icad eden “olağanüstü azınlıklar”ın işi. Nasıl herkesin bilim insanı olmasını beklemiyorsak, bir Ethem Alpaydın olmasını beklemek de pek doğru değil.
Zaten bu amaç, bizim gibi, zamanını parayla değiş-tokuş eden insanlar için anlamlı da değil.
Bilim ve teknolojiyi üretenlerin hayatı araştırma ve geliştirme ile geçiyor. Ve bu süreç milyonda bir başarı olasılığı olan inanılmaz zor bir süreç; yanlışlar, teoriler, tekrarlar, hüsranlar… Yalnızca birkaç tanesi milyon tane denemenin ardından sıçrama yaratan çözüme ulaşıyor. Biz bunu kaldıramayız. Bu hayatımızı kazanca dönüştürme yolu olamaz.
Bizim yapabileceğimiz en iyi şey “teknoloji tüccarı” olmak.
İşinin ehli tüccarların en önemli özelliği nedir? Karşılanmamış ya da yeterince iyi çözülmemiş büyük bir ihtiyaç/problem keşfedip, onu en hızlı, en kaliteli ve en ekonomik şekilde karşılamanın operasyonunu kurmak ve yönetmek.
İşte bunu teknoloji odağında yapmaktan bahsediyorum.
“E bu bildiğin teknoloji girişimcisi işte” diyeceksiniz. Hayır. Çünkü tüccar ile girişimci arasında çok büyük farklar var;
Odak:
Teknoloji Girişimcisi: Mevcut pazarları değiştiren veya tamamen yeni pazarlar yaratan yenilikçi teknoloji ürünleri veya hizmetleri geliştirir. Geleceğe odaklanır ve sorunları yeni çözümlerle çözmeye odaklanır.
Teknoloji Tüccarı: Mevcut ya da az bilinen ürün veya hizmetleri sağlayarak pazardaki mevcut bir ihtiyacı karşılar. Örneğin; yeni çıkmış bir AI teknolojisinin API’sine bağlan (OpenAI, Stability AI, Eleven Labs vs), köhnemiş ve manuel şekilde yapılan eski bir ihtiyaca uyarla.
Yenilik:
T. Girişimci: Sürekli yenilikle gelişir ve kanıtlanmamış fikirler üzerinde risk alır. Başarı tamamen yeni bir şey geliştirmeye veya mevcut bir şeyi önemli ölçüde iyileştirmeye bağlıdır.
T. Tüccarı: Çığır açan yeniliğe daha az bağımlı. Başarı genellikle, yeni AI yeteneklerini mevcut iş yapış şekillerini optimize etmekten, hızlandırmaktan, kolaylaştırmaktan veya müşterilere ulaşmanın yeni yollarını bulmaktan gelir.
Büyüme stratejisi:
T. Girişimcisi: Hızlı ölçeklenebilirliği ve katlanarak büyümeyi hedefler. Genellikle risk sermayesi finansmanı yoluyla büyük bir pazar payına hızlı bir şekilde hakim olmayı amaçlar.
T. Tüccarı: Büyüme istikrarlıdır. Belirli bir nişte, sadık bir müşteri tabanı ve karlılık oluşturmaya odaklanır.
Risk toleransı:
T. Girişimcisi: Yüksek riskli, yüksek ödüllü bir ortamda faaliyet gösterir. Yeni girişimlerin genellikle başarısızlık şansı yüksektir, ancak başarı büyük bir büyümeye yol açabilir.
T. Tüccarı: Mevcut problemler, ihtiyaçlar ve pazarlarla ilgilenerek riski yönetir. İsrafı en aza indirmeye ve kar marjlarını maksimuma çıkarmaya odaklanır.
Teknoloji Tüccarlığının İki Önemli Avantajı Daha:
Daha düşük başlangıç yatırımı: Teknoloji tüccarlığı yapmak, yeni teknoloji üretmeye çalışmak kadar yatırım gerektirmez. Başkasının ürettiği teknolojiyi kiralayıp (api vs) şahane bir kullanım alanı bulmak ve hemen pazarda test etmek oldukça ekonomik olur.
Daha hızlı kârlılık: Tüccarlar, kanıtlanmış pazar talebine yönelik ürün veya hizmetleri satmaya çalıştıkları için çok hızlı kârlığına geçebilirler.
Y Combinator’un “The Truth About Building AI Startups Today” başlıklı podcast bölümü de neredeyse tümüyle bu farklar üzerine eğilmiş.
Özetle, artık eğitim sistemimiz “öğrenmek” gibi pasif/edilgen bir temele değil, pro-aktif ve üretken bir zemine dayanmalı.
Şaka gibi ama her gün yeni bir teknolojik sıçrama yaşanıyor. Ve bu kadar hızlı gelişen teknolojiyi bir tüketicinin takip etmesi mümkün değil. İşte tam burada tüccarlar devreye girmeli. Son teknolojik atılımları yakından takip eden ve bu yeni yetenekleri mevcut problemleri çözmek için kullanabilme yetisine sahip olan insanlara ihtiyacımız var.
Eğitim sistemi işte bunu amaçlamalı. Teknoloji tüccarı olma yolunu açacak, “korunaklı denemeler” yaratılabilecek fırsatları sunmalı.
Anne babalarımız bizi yaz tatilinde mahallenin esnaflarının yanına çırak verirdi. Ama öyle herhangi bir esnaf değil. İşinin ehli, zanaatkar, mütevazi, dürüst olanların yanına. Bana sorarsanız işte bu, en iyi “eğitim” sistemi. İyi bir ustayla, halkın içinde, gerçek ihtiyaç ve sorunlarla en küçük yaşta boğuşmak kadar geliştiren çok az şey var.
Tam da burada, benzer felsefe ile yola çıkmış Köy Enstitüleri’ni tekrar hatırlamak gerekiyor.
Mevcut eğitim sisteminin yıllar önce, endüstri çağının başında, patronlara mavi/beyaz yaka çalışan kaynağı üretmek için tasarlandığını bilmemiz gerekiyor.
OpenAI CEO’su Sam Altman’ın gelecek öngörüsü ile kapamak istiyorum;
Tek başına, yeni AI teknolojilerinden birini çok akıllıca kullanan bir kişinin, onlarca, yüzlerce çalışana ihtiyaç duymadan, milyar dolarlık değerler yaratabileceği zamanlar çok yakında…
Barış Özcan’ın Ana Fikir’i
Aramızdaki gençler pek hatırlamaz ama 2000’li yıllarda, web 2.0’ın yeni başladığı dönemde “blogger” diye bir kavram doğmuştu. Ve o zamanlar çok nadir bulunan insanlar olarak bizi televizyona vs çıkarıp “Demek siz internette bir şeyler yazıyorsunuz, peki bu nasıl oluyor?” diye sorarlardı. Ve bu soru, o dönem için gerçekten hayret vericiydi. Teknolojik imkanların nerden nereye geldiğini bir düşünün.
İşte o zamanlardan tanıyorum Barış Özcan’ı. O dönemlerin blogger’ı şimdi belki de Türkiye’nin en önemli hikaye anlatıcılarından biri. Teknoloji, tasarım ve sanatın kesiştiği yerden filizlenen hikayelerle hepimize ilham veriyor.
Bu sayıda vurgulamaya çalıştığım gibi, yapay zekanın yarattığı fırsatlar sayesinde hepimiz çok büyük başarılara imza atabiliriz. Artık teknik anlamda birçok şey çok rahat yapılabilir. Bunun dışında kalan sadece iki eksik var; cesaret ve azim. Barış Özcan da, girişimci Aaron Krause'un Scrub Daddy adlı ürününün yaratıcılık ve azimle nasıl başarıya ulaştırabildiğini anlattığı bu videoda, ana fikir olarak aynı iki kelimeyi işaret ediyor.
Yaptığınız işin değerini herkes hemen anlamayabilir. Ama bunu anlayabilecek birileri orada bir yerlerde muhakkak var. Ve işte bunlar da benim size hazırladığım ürünlerim. Bunun adı "cesaret" bunun adı da "azim". Bunları alanlar tüm umutsuzluklarına rağmen, çabalamaya, uğraşmaya, üretmeye devam ediyor ve en nihayetinde karşılığını alıyor.